23 Kasım 2012 Cuma

TA PANTA RHEİ...


Yazıyı okurken bu resmi düşünmelisin...


Ve bunu dinlemelisin...

Zamanla hep alıp veremediğim vardır... Belki  bu sol kolumda "kötü fön çeken bir mahalle berberine" ait olması gereken "ta panta rhei" dövmesini biraz olsun anlaşılır kılar. Bir kabullenme sürecinin sonunda, akşamdan kalmalığın sürdüğü bir Tunalı akşamüstünde yapılan bir ergen hatası. Bütün çirkinliğine rağmen sırf bu yüzden sevilmeyi hak eden bir dövme bence.  Herakleitos'un en ünlü sözü. Çağdaşı diğer doğa gözlemcisi filozofların aksine çok daha soyut bir şeyle, zamanla uğraşıyordu. Her anın eşsiz olduğunu, herşeyin akıp gittiğini ve ya bir metaforla açıklamak gerekirse aynı nehirde asla ikinci kez yıkanılamayacağını söylemişti. Bu fikir beni hep çok üzdü. Hatta tüm varoluşumun bunun üzerine olduğunu düşünüyorum bazen. Daha çok küçükken bile çok mutlu olduğum bir anın hemen arkasından bir daha asla o anı tekrar yaşayamayacağım diye gizli gizli ağladığım çoktur. İnsanlığın geldiği uzun yolda hükmedemediği en önemli şey "zaman". Ne arkeoloji ile uğraşmak ne olayı kişisellikten çıkarıp daha felsefi bir boyutta anlamaya çalışmak beni bu derin üzüntüden kurtaramıyor. Çoğu kez zihnimi ve gözlerimi bir kayıt cihazı gibi kullanmayı deniyorum, bir daha göremeyeceğimi bildiğim yerlere, şeylere, kişilere uzun uzun bakıyorum, belki sonra hatırlayıp aynı anı, aynı hissi tekrar yakalayabilirim diye. Bazı anlar için bunu çok iyi becerdiğim söylenebilir. Sözgelimi annemin belli yaşlarından görüntüler anlar var kayıtlarımda. Burada bir parantez açıp erkek çocuk olsaydım Oedipus kompleksinden fazlasıyla muzdarip bir psikopat olma olasılığımın çok yüksek olduğunu söylemeliyim. Gerçi yine de fena sayılmam, tüm hayatımın tüm sorunlarımın merkezine hep annemi koyarım. Neyse bu ayrı bir konu. Diyeceğim o ki, bazen İzmir'e gittiğimde anneme bakarken 40'lı yaşlarından falan kayda geçtiğim bir an canlanır, yanında şimdiki haliyle annem. Çoğu zaman neden durduk yerde sinirlendiğimi ya da ağladığımı anlamaz kadıncağız.
Ya da çok sevdiğim yerler. Sabah bazen geçmiş bir zamanda, istediğim bir günde, istediğim bir evde uyanabilirim. Bu aralar sık sık ayrılacağım Mersin'e bakıyorum. Çok sevdiğim bir yer olduğundan değil ama her sabah güzel bir açıdan görme şansına sahip olduğumdan ve pek te güzel bir yere gitmiyor olduğumdan burayı kayda geçiyorum. Baktıkça da çok basit bir ayrıntı da olsa, bu pencereden bir daha bu denize aynı insanın bakamayacağını bilmek her zaman olduğu gibi canımı sıkıyor. Bence Herakleitos iflah olmaz bir melankolikti...   

Hiç yorum yok: